TBMM’nin tüm partilerin oylarıyla 2011’de onayladığı İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu için “İstanbul” adını alan sözleşme, dönem dönem iktidarın ve gerici çevrelerin odağına oturdu. Tartışmaların arttığı dönemde Türkiye, cumhurbaşkanı kararıyla sözleşmeden çekildi. Çok sayıda parti, kişi ve kurum, “yasayla kabul edilen sözleşmeden cumhurbaşkanı kararıyla çıkılamayacağını” savunarak yargı süreci başlattı. Ancak Danıştay, “kararın hukuka uygun olduğuna” hükmetti. Sözleşmeye ilişkin Anayasa Mahkemesi süreci ise sürüyor. Sözleşmeden çıkılmanın ardından iktidar kanadı, tepkilere yürürlükteki 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesi yasasını sunsa da hem seçim öncesinde hem de seçim sonrasında söz konusu yasa da hedefe oturtulmuş durumda.
‘GASP DERDİNE DÜŞTÜLER’
Sözleşmenin yürürlüğe girişinin 9. yılında CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Cumhuriyet’e konuştu. Sözleşmeden çıkılan Nisan 2021’den bu yana 1223 kadının öldürüldüğünü söyleyen Nazlıaka, “Bugün sözleşme geçerli olsaydı en az 1223 kız kardeşimiz hayatta olacaktı” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin temelini oluşturan Nahide Opuz davasını anımsatan Nazlıaka, “Tükiye, o dönemde ilk kez ceza alan ülke oldu. Bunun getirdiği utancı biraz olsun perdelemek, o günlerde yüzünü Batı’ya dönen bir AKP olmak adına İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladı. Yasa, 4 siyasi partinin ortak kararıyla çıktı. Ortak bir mutabakatla Meclis’ten geçen bu sözleşmeden biz bugün neden çıktık? AKP, belli ki oyuna muhtaç oldukları 3-5 azınlık talebine yenik düştü” dedi.
‘ALKIŞ TUTAN İKİYÜZLÜLÜK’
TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu başkanvekili de olan CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer ise İstanbul Sözleşmesi’nin feshini, “Erdoğan iktidarı dünyaya, Türkiye’de kadınların şiddete karşı yeniden sistematik olarak korunmayacağını ilan etti. Sözleşme Meclis’te kabul edilirken de tek kişilik çekilme kararını savunmak için de elleri patlarcasına alkış tutan ikiyüzlülüğe güvenmiyoruz” dedi.
